HomeMaden

19 nadir toprak elementinin 10’u Eskişehir’de

Salgın sonrası dünyayı sarsan enerji krizi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelimi artırdı. Bunun yanında iklim krizine yönelik küresel hedefler,

Salgın sonrası dünyayı sarsan enerji krizi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelimi artırdı. Bunun yanında iklim krizine yönelik küresel hedefler, Avrupa Birliği’nin karbon sınırı uygulaması ve ABD’nin Atlantik cephesini tahkim etmek için öne sürdüğü Green New Deal dünyayı şekillendiriyor. Bütün bu gelişmelerin odak noktasında ise ham madde kaynakları var. Eskişehir’deki Eti Maden Kırka Boraks Tesisleri ziyaretinde konuşan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Maden Sektör Kurulu Başkanı ve İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya, son dönemlerde yeşil enerjiye duyulan ilgi ve yatırımların arttığını ifade etti. Çetinkaya, “Daha çevreci enerji kaynaklarına geçilmek istenirken, çevreye zarar verdiği iddia edilen madenlere ihtiyaç duyuluyor. Güneş panelleri, rüzgar santrallerinin üretiminde ve sonrasında lityum, kobalt, grafit, nikel, bakır ve alüminyum gibi stratejik madenler kullanılıyor. Yeşil enerji madenler üzerine kurulacak, yeşil enerjinin kalbinde madenler yer alacak.” diye konuştu.

MADENE KİRLİ DERSEK TEMİZ ENERJİ YOKTUR

İMİB Yönetim Kurulu Üyesi Metin Çekiç ve İMİB Yönetim Kurulu Üyesi Funda Bekişoğlu’nun yer aldığı heyete biz de bir grup gazeteci ile İMİB’in davetlisi olarak katıldık. Çetinkaya Bor tesisleri ziyaretimizin ardından sorularımızı yanıtladı. Çetinkaya, “Madene kirli dersek temiz enerji yoktur.

Yenilenebilir kaynaklarımızı ve madenlerimiz bulup çıkartmamız gerek. Madenci ve sanayiciyi de birbirinden ayırmak lazım. Madenci ara, bulur, çıkarır bir de zenginleştirir. Uç ürün üretmesi madenciden beklenemez.” dedi.

Nadir toprak elementleri ve stratejik madenlere dikkat çeken İMİB Başkanı Çetinkaya, “Uluslararası Enerji Ajansı bir rapor yayınladı. Raporda, yeşil dönüşüm için madenlerin stratejik önemde olduğu kaydedildi. Yani çevreye zarar vermekle suçlanan madenler, temiz enerjiye geçişte çok büyük öneme sahip. Yeşil enerji madenler üzerine kurulacak, yeşil enerjinin kalbinde madenler yer alacak. Madenleri kabul ederek, çevre ya da maden arasında bir tercih yapmadan, yol almamız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

TARIM ÜLKESİYİZ AMA GÜBRE İTHAL EDİYORUZ

Tüm bunların dışında, çıkarılmayan madenler sebebiyle ülkenin ithalatçı olduğunu belirten Çetinkaya, “Gübreden altına, demir çelikten kömüre kadar 40 milyar dolarlık ithalat yapılıyor. Koca bir tarım ülkesiyiz ancak gübre ithal ediyoruz. Biz bu noktada tarımı önceleyen bir anlayışla hareket ediyoruz. Gübre için dahi madenlere ihtiyaç duyulurken, madencilerin tarım alanlarına zarar verdiğinin düşünülmesi bizleri rahatsız ediyor ve derinden üzüyor.” mesajı verdi.

Bu noktada yakın zamanda gündemde geniş yer tutan zeytinlik alanlar ve maden düzenlemesi konusundaki soruyu yanıtlayan Çetinkaya, şunları söyledi: “Biz zeytin ya da maden çelişkisine çekilmekten son derece rahatsızız. Zeytincilikle birlikte, madencilik de yapılabilir. Son günlerde gündeme gelen konularda da benzer bir durum yaşandı. Enerji üretmek için ihtiyaç duyulan kömüre ulaşılması için bir uygulama devreye alınmak istendi. Ancak, uygulama maden ismiyle olunca tüm madenler için zeytinlikle sökülecek algısı oluştu. Buradaki durum sadece kömür için geçerliydi, bir mermer ocağı için zeytinlikler sökülecek durumu yoktu.”

DAYAN İHRACATÇI DAYAN!

Son yıllarda ruhsat sayıları ülke genelinde yarı yarıya azaldı. Bunun yanında ruhsatı olan her işletme de çalışmıyor. Örneğin Eskişehir’de 550 maden ruhsatı var ancak 250 işletme çalışıyor. Bunun dışında ihracattaki yavaşlama, artan maliyetler gibi konulara değinen Rüstem Çetinkaya, “2022 başında 7.5 milyar dolarlık ihracat hedefiyle yola çıkmıştık. Yıl sonunu 6.5 milyar dolar ihracatla kapatacağız. Gelecek yıl için de benzer durumlarla karşı karşıyayız. 2023’ün ilk 6 ayında ihracatımızın çok artmasını beklemiyoruz. Eğer söz konusu şartlarda bir değişim olmazsa 2023 yılı ihracatının 2022 yılının gerisinde olacağını tahmin ediyoruz. Bu durum nedeniyle sektörde 2023’te istihdam kaybı yaşanabilir. Tüm bunların dışında döviz kurları da sektörü zorluyor. Madencilikte dolar bazında maliyetlerimiz yüzde 20 arttı. Maliyetleri fiyatlara yansıtmamız da mümkün değil. Çünkü derin bir rekabetin yaşandığı pazarda fiyat artırırsak, pazarlarımızı kaybederiz. Bugünün şartlarında sektörün en azından kayıplarının telafi olabilmesi için dolar kurunun 22 TL olması gerekiyor. Kârlılık yakalayabilmek için ise dolar kurunun olması gereken nokta 25 TL seviyelerinde.” ifadelerini kullandı. Bu noktada Çetinkaya’ya “Döviz fiyatı 8’den 18’e gelirken de yüksek kazançlar sağladınız ona sayın.” şeklinde yanıt verdiğimizde ise şunları söyledi: “Ancak, ihracatçılar döviz kurları hızlı yükseldiğinde de kâr elde etmişti. Tüm bunlar göz önüne alınarak ‘ihracatçı biraz dayansın’ deniyor.”

Aydınlık

https://www.aydinlik.com.tr/haber/19-nadir-toprak-elementinin-10u-eskisehirde-356776
Paylaş