HomeMaden

Yeşile giden yol madenden geçiyor

Maden sadece madencilere bırakılmayacak kadar önemli… Bunu anlatmak için uzun süredir maden buluşmaları yapılıyor ve bunu anlatmak da madencilere düş

Maden sadece madencilere bırakılmayacak kadar önemli… Bunu anlatmak için uzun süredir maden buluşmaları yapılıyor ve bunu anlatmak da madencilere düşüyor. Oysa hepimiz madenlerle ilgiliyiz. Mesela çimento maden… Seramik maden… Yani bir konut yapmanız için mutlaka madene ihtiyacınız var. Çalışmak, yatmak, gitmek için hep madene ihtiyaç bulunuyor. En çok da iklim krizi ile mücadelenin en kritik alanı yeşil enerji için madene çok ihtiyaç duyuluyor.

İşte bunu anlatmak için TİM Maden Sektör Kurulu Başkanı ve İMİB Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya, İMİB Yönetim Kurulu Üyesi Metin Çekiç ve İMİB Yönetim Kurulu Üyesi Funda Bekişoğlu ile bir araya geldik. İlk sözü Rüstem Çetinkaya aldı ve şu çarpıcı cümleleri paylaştı:

 “Daha çevreci enerji kaynaklarına geçilmek istenirken, çevreye zarar verdiği iddia edilen madenlere ihtiyaç duyuluyor. Güneş panelleri, rüzgar santrallerinin üretiminde ve sonrasında lityum, kobalt, grafit, nikel, bakır ve alüminyum gibi stratejik madenler kullanılıyor. Yeşil enerji madenler üzerine kurulacak, yeşil enerjinin kalbinde madenler yer alacak.”

Nadir toprak elementleri ve stratejik madenler kavramına vurgu yapan Rüstem Çetinkaya şu tespitleri çok önemliydi:

“Uluslararası Enerji Ajansı bir rapor yayınladı. Raporda, yeşil dönüşüm için madenlerin stratejik önemde olduğu kaydedildi. Yani çevreye zarar vermekle suçlanan madenler, temiz enerjiye geçişte çok büyük öneme sahip. Yeşil enerji madenler üzerine kurulacak, yeşil enerjinin kalbinde madenler yer alacak. Madenlere kirli denmeye devam edilirse temiz enerji diye bir şey olmayacak aslında. Madenleri kabul ederek, çevre ya da maden arasında bir tercih yapmadan yol almamız gerekiyor. Yine Uluslararası Enerji Ajansı’nın raporuna göre; lityum, kobalt, grafit, nikel, bakır, alüminyum gibi madenlerin kullanımı 2040’a gelindiğinde 6 kat artmış olacak. Bu stratejik madenlerle güneş panelleri, rüzgar santralleri yapılıyor, lityum pillerinde kullanılıyor. Rüzgar panellerini taşıyacak ayaklar için dahi alüminyuma ihtiyaç duyuluyor. Tüm bunların dışında, çıkarılmayan madenler sebebiyle ülke ithalata başvuruyor. Gübreden altına, demir çelikten kömüre kadar 40 milyar dolarlık ithalat yapılıyor. Koca bir tarım ülkesiyiz ancak gübre ithal ediyoruz. Biz bu noktada tarımı önceleyen bir anlayışla hareket ediyoruz. Gübre için dahi madenlere ihtiyaç duyulurken, madencilerin tarım alanlarına zarar verdiğinin düşünülmesi bizleri rahatsız ediyor ve derinden üzüyor.”

Algı ile ilgili İMİB tek kadın Yönetim Kurulu Üyesi Funda Bekişoğlu’nun da söyleyecekleri vardı… İşte o sözler:

“Madene karşı olmak, yaşam şeklimize karşı gelmek anlamını taşıyor. Hayatımızın her yerinde maden var. Bu yaşam şekline devam edeceksek eğer madenlere her zaman ihtiyacımız olacak. Madenciler olarak bu yaşam şekli için çok zor şartlarda hizmet ediyoruz. El üstünde tutulmaya, baş tacı edilmeye hakkımız var. Bütün sektörlerin ham maddesiyiz ancak değer göremiyoruz.”

Başta Eskişehir olmak üzere birçok yörede Nadir Toprak Elementleri bulunduğunu vurgulayan Metin Çekiç ise şu bilgileri aktardı:

“Dünyadaki 19 Nadir Toprak Elementi’nin 10’u Eskişehir’de var. Bu elementler; hibrit motorlardan cama, seramikten uçak alaşımına kadar onlarca alanda kullanılıyor. Hatta NASA’nın roketlerinde dahi nadir toprak elementleri kullanılıyor.”

Evet siz elektrikli otomobil, güneş santrali ya da rüzgar gülü kurup, yeşil enerjiye geçmek istiyorsanız maden kullanmak zorundasınız. Şimdilik bunun başka yolu yok.  Yani yeşile giden yol madenden geçiyor. Bu durumda madenleri çıkarmaktan başka çere yok. Ama nasıl çıkarılacak. Tabi ki sorumlu madencilik yapılarak… Madene evet ama sorumlu madencilik yapılarak… Dünya bunu yapıyor biz de yapabiliriz.

İşte yeşile giden yoldaki madenler

Yeşil enerjiye giden yoldaki madenlerin rolü ile ilgili Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Ali Emiroğlu bir araştırma gönderdi. İşte o araştırma:

  • Japonlar nadir toprak elementlerini “teknolojinin tohumu”, Amerikalılar ise “teknolojik metal” olarak adlandırıyor.
  • Dünyamızı yüksek teknolojiye taşımamız ancak nadir toprak elementleri ile mümkün. Yeşil enerjiden tutun da ilaç endüstrisine, savunma sistemlerinden telekomünikasyona kadar dünyamızı değiştirebilecek teknolojik gelişmelerin itici gücü.
  • Hem dünyada hem ülkemizde yenilenebilir enerji kaynaklarına hızlı yönelim madencilik sektörünün önemini daha da arttırıyor. Çünkü madenler yenilenebilir enerjide de kritik bir rol oynuyor. Örneğin, kıyı tipi bir rüzgâr tribünü tesisinde bir doğal gaz temelli elektrik santralinden 8 kat daha fazla madene ihtiyaç duyuluyor.
  • Gözlem
Paylaş